NUMARALI
HADİS-İ ŞERİF:
حَدَّثَنَا
مُحَمَّدُ
بْنُ كَثِيرٍ
أَخْبَرَنَا
إِسْرَائِيلُ
حَدَّثَنَا
عُثْمَانُ
بْنُ
الْمُغِيرَةِ
عَنْ سَالِمِ
بْنِ أَبِي
الْجَعْدِ
عَنْ عَبْدِ
اللَّهِ بْنِ
مُحَمَّدِ
ابْنِ
الْحَنَفِيَّةِ
قَالَ انْطَلَقْتُ
أَنَا
وَأَبِي
إِلَى صِهْرٍ
لَنَا مِنْ
الْأَنْصَارِ
نَعُودُهُ
فَحَضَرَتْ
الصَّلَاةُ
فَقَالَ
لِبَعْضِ
أَهْلِهِ يَا
جَارِيَةُ
ائْتُونِي
بِوَضُوءٍ
لَعَلِّي
أُصَلِّي
فَأَسْتَرِيحَ
قَالَ
فَأَنْكَرْنَا
ذَلِكَ
عَلَيْهِ
فَقَالَ
سَمِعْتُ
رَسُولَ اللَّهِ
صَلَّى
اللَّهُ
عَلَيْهِ
وَسَلَّمَ
يَقُولُ قُمْ
يَا بِلَالُ
فَأَرِحْنَا
بِالصَّلَاةِ
Abdullah İbn Muhammed
İbn el-Hanefiyye'den.demiştir ki: "Babamla birlikte ensardan olan bir
damadımıza hasta ziyaretine gitmiştim. (Biz orada iken) namaz (vakti)
geliverdi. Aile fertlerinden birine:
Ey Câriye, bana abdest
suyunu getir (de abdestimi alayını); belki namazı kılarım da rahatlarım, dedi
biz de o'nun bu sözünü tenkid ettik. Bunun üzerine (bize) şöyle dedi:
Ben Rasûlullah (s.â.)'ı
"- Ey Bilal! Kalk (ezan oku da), bizi namazla rahatlat" derken
işittim.
İzah:
Ahmed b. Hanbel, V,
364, 371.
Huzaa kabilesinden
olduğu tahmin edilen kimsen "keşke şu namazı kılsaydım da bir rahata
erseydim" anlamındaki sözleri orada bulunan sahabiler tarafından "şu
namazı kılmak çok zoruna gidiyor keşke bir kılsamda bu yükten bir
kurtulsam" şeklinde anlaşıldığı için o zatı bu sözünden dolayı ayıplar
gibi bir tavır takınmışlar ve bu sözü beğenmediklerini kendisine
hissettirmişlerdir.
Gerçi namazı bu şekilde
bir angarya ve yük telakki etmek ancak münafıklara yaraşan bir
özelliktir.[Nisa 142]
Fakat sözü geçen zatın
bu sözü "şu namazı vaktini geçirmeden bir kılsaydım da vaktinde
kılamayacağım endişesini kafamdan atıp bir rahata erseydim" ve "şu namazı
bir kılsaydım da Cenab-ı hakkın huzuruna varmanın ve O'na münacaatta bulunmanın
manevi zevkim tadarak dünyanın sıkıntısından kurtulup mânevi bir rahata
erseydim" gibi manalara da gelir.
Nitekim sözü geçen zat
bu gibi sözleri Resul-i zişan efendimizden de duyduğunu söyleyerek, sözünün
yanlış anlaşıldığını ifade etmeye çalıştığına göre, onun bu sözü olumsuz manada
değil, olumlu manada kullandığı anlaşılmaktadır. Esasen Hz, Nebiin sohbetinde
bulunmak, O'nun mektebinde yetişip ondan doyasıya feyz almak bahtiyarlığına
eren ve namazın esrarına hakkiyle vakıf olan sahabiden, namazın angarya
olduğunu ifade eden bir sözün sudur etmesi mümkün değildir.
Yine bu sahabinin ve
Abdullah tbn Muhammed el Hanefi'nin Hz. Nebiden naklettikleri "Ey Bilal
kalk, ezan oku da namazı kılalım, bu suretle bizi dinlendir" anlamındaki
sözlerinin manası da gayet açıktır. Efendimiz bu sözleriyle "namaza
duralım ve Rabbimizin huzuruna çıkalım da O'na münacatta bulunarak huzurunda
bulunmanın zevkini yaşayalım, gerçek huzura erelim" demek istemiştir.
Nitekim "En büyük huzurum namazdadır"[Nesâî, Nisa; Ahmed b. Hanbel,
III, 128, 199, 285.] "namaz gözümün nurudur"[Ahmed b. Hanbel,
11-340.] anlamındaki buyrukları da buna ışık tutmaktadır, Son iki hadisin
zahirde bab başlığıyla bir alakasını görmek mümkün değildir.